• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/ufukhocam
  • www.twitter.com/ufukhocam

BİLİMDEKİ NEDENLER


  Uzun süre duşta kaldığımızda neden el ve ayak parmaklarımız buruşur?

Suyla uzun süre temas ettiğimizde beynimiz, gönderdiği sinyallerle derinin altındaki kan damarlarının büzüşmesini sağlar. Damarların büzüşmesiyle, parmak uçlarımızdaki deri buruşmaya başlar. Bilim insanları parmakların buruşmasının, ıslak zeminlerde tutma, yürüme ve ayakta durmayı kolaylaştırdığı için gerçekleştiğini düşünüyor.

  Neden aynı anda hem nefes alıp hem de yutkunamayız?

Yemek borusu ve soluk borusu, ağzımızın hemen arkasında, birbirlerine çok yakın konumlarda yer alır. Soluk borusunun üzerinde bulunan gırtlak kapağı, nefes alıp verdiğimizde açılarak, ciğerlerimize hava gitmesini sağlar. Yemek yediğimizde ya da yutkunduğumuzda ise gırtlak kapağı kapanarak, ciğerlerimize yemek ya da sıvı gelmesini, dolayısıyla boğulmamızı engeller. 

  Kemik kırıldığı zaman neden alçıya alınır?

Bir kemik kırıldığında, kemik, olması gereken şekilde farklı bir hale gelir. Yapılacak ilk iş, kemiğin fiziksel bir müdahaleyle eski şekline getirilmesidir. Bundan sonrası ise kemiğin, halk arasında kaynama olarak bilinen, kendini onarma sürecidir. Bu süreçte kemik sabit tutulmalıdır. İşte bu nedenle kemik kırıkları alçıya alınır. Alçıyla düzeltilemeyen durumlarda ise ameliyat seçeneği ortaya çıkar.

  Dondurmayı hızlı yediğimizde neden başımız ağırır?

Ağzımızın çeperleri, beyni besleyen atardamarlardan oluşan damar ağlarıyla kaplıdır. Dondurma gibi soğuk yiyecekleri hızlıca tükettiğimizde, ağzımızın içinin sıcaklığı çok hızlı bir şekilde azalır. Bu değişimin sonucunda damarlar daralır ve hızla genişler. Bu durumlar da beyin zarındaki acı reseptörleri tarafından algılanır. İşte baş ağrısı da bu yüzden hissedilir.

  Doğal inci nasıl oluşur? İstiridye içinde neden inci oluşur?

Eskiden beri insanlar tarafından değerli bir mücevher olarak kullanılan doğal incilerin çoğunun kaynağı, denizde yaşayan istiridyelerdir. İncinin istiridye içerisinde oluşması aslında istiridyenin bir çeşit kendini koruma mekanizmasının bir sonucudur. Kabuklarının arasından içine giren bir kum tanesi ya da herhangi bir parçacık, istiridye tarafından yabancı madde olarak algılanır. İstiridye kendini korumak için bu yabancı maddeyi sert, katı, güçlü ve parlak yapıdaki sedef mineralleriyle sarmaya başlar. Zaman geçtikçe daha çok sedefle kaplanan bu yabancı madde, en sonunda parlak ve sert bir taş olan inciye dönüşür.

  Çikolata neden çok sevilir?

Çikolata, insanı mutlu eder. Bu, bilimsel olarak açıklanabilen bir gerçekliktir. Çikolata, beynin mutluluk hormonu olarak bilinen serotonini üretmesini sağlar. Bir görüşe göre çikolata yediğimizde beyniizde, sevdiğimiz bir müziği dinlediğimiz zaman aktif  olan yer aktifleşmektedir.

  Turunçgillerin kabuk rengi neye göre değişir?

Turunçgil meyvelerinin kabuk rengi, yetiştirildiği bölgenin iklim özelliklerine göre yeşil, sarı ya da turuncu renkte olabilir. Ekvator yakınındaki sıcak ve nemli tropikal iklim kuşağı ile Güney Amerika ülkelerinde turunçgiller, ağaçlarda yıl boyu hep yeşil renkte kalır. Subtropikal ve ılıman iklim bölgelerindeise ilbahar başı ile sonbahar bitişine doğru yetiştirilen turunçgil meyveleri, dallarındayken doğal olarak sarı ve turuncu renge dönüşür. Sıcak ve bol güneşli bölgelerde meyvelerdeki, meyveye yeşil rengi veren madde olan klorofil miktarı azaldığı için turunçgil meyvelerinin kabukları olgunlaştıklarında bile yeşil renkte kalır. Daha ılıman bölgelerde ise meyveler soğuk havaya maruz kaldıkça klorofil azaldığı ve meyveye diğer renkleri veren maddeler fazlalaştığı için ağaçlardaki meyvelerde turuncu ya da portakal rengi dediğimiz renk hakim olur.

  Doktorlar neden beyaz önlük giyerler?

19. yüzyılın sonlarına kadar doktorlar siyah önlük giyiyorlardı. Zamanla siyah önlüğün, lekelerle birlikte olası mikropları da gizleyebileceği düşünüldü. Bu fikirle doktorlar, üzerlerinde hastalar için enfeksiyona yol açacak maddelerin bulunmadığından emin olmak için beyaz önlük tercih etmeye başladı. Bunun yanında doktrların, bilim insanlarının laboratuvarlarda kullandığı beyaz önlüğü düşünerek kendilerinin de bilimsel bir eylemde bulunduklarını göstermek için zamanla beyaz önlük giymeye başladığı düşünülür. Bu gibi nedenlerle kullandıkları beyaz önlük, bir zaman sonra temizliği, saflığı ve dürüstlüğü simgeleyerek doktorların mesleklerine ve hastalarına duyduğu saygının ve bilimsel çalışmalarının bir temsili olmuştur.

  Neden dilimizi oynatmadan konuşamayız?

Konuşma, aslında özenle değiştirilmiş bir hava akışıdır. Hava akışını değiştirmek için de dil, dudak, ağız gibi birçok organımızı kullanırız. Bunu bir deneme yaparak anlayabilirsiniz. Önce "o" sesini çıkarmaya çalışın. Bu sırada dilinizi geri çekildiğini fark edeceksiniz. Şimdi de "ö" sesini çıkarın. Dilinizi ileri doğru gittiğini fark edeceksiniz. Dilinizi hiç kıpırdatmasaydınız, bu iki sesi de çıkaramazdınız. Sonuç olarak, ses çıkarırken dilimizi kullanırız ve dilimizi hareket ettirmezsek konuşamayız.

  Neden Güney Kutbu, Kuzey Kutbu'ndan daha soğuktur?

Güneş ışınları kutuplara çok eğik biçimde geldiği için her iki kutup da soğuk bölgelerdir. Her ne kadar iki kutup da buzlarla örtülü olsa da Güney Kutbu bir kara parçasıdır. Bu yüzden de Antarktika adıyla yedi kıtadan biri olarak kabul edilir. Güney Kutbu çok kalın bir buz tabakasıyla kaplıdır ve deniz seviyesinden ortalama 2400 m yükseltiye sahiptir. Bu da Güney Kutbu'nun çok daha soğuk olmasına neden olur. Kuzey Kutbu ise okyanus yüzeyinde yüzmekte olan bir buz kütlesidir. Kuzey Kutbu'nu oluşturan buz kütlesinin su üstündeki yüksekliği de çok azdır. Bu nedenle Kuzey Kutbu, üzerinde yüzdüğü okyanusun ılıman etkisi altındadır.

  Bukalemunlar nasıl renk değiştirir?

Bukalemunlarda renk değişimi, derilerindeki farklı yapılar sayesinde gerçekleşir. Eskiden bukalemunların kırmızı, sarı, yeşil, mavi gibi birçok renk pigmentine sahip olduğu ve bu pigmentlerin miktarını değiştirerek renk değiştirdiği düşünülüyordu. Ancak Cenova Üniversitesi'nden bir grup araştırmacının çalışmalarından sonra durumun böyle olmadığı anlaşıldı. Bukalemunlar aslında normal şartlarda göründükleri renk olan yeşil rengin pigmentine bile sahip değiller. Bukalemunlarda mavi ve sarı renk pigmentler bulunuyor. Diğer renkler ise bu pigmentlerin altında bulunan kristal tabaka sayesinde elde ediliyor. Kristal tabakada bulunan kristaller arasındaki mesafenin değişmesiyle bu tabakadan yansıyan renk değişiklik gösteriyor. Bukalemunlarda yeşil renk ise, mavi pigmentlerden yansıyan ışığın sarı pigmentlerden geçerek yansıması sonucunda oluşuyor. 
Bukalemunlar sanıldığı gibi bulundukları ortamın rengine uyum sağlamak için renk değiştirmezler. Bukalemunların renk değiştirmesinin birçok sebebi vardır. Örneğin, vücut sıcaklıklarını ayarlamak için sıcak havalarda açık renklere, soğuk havalarda koyu renklere bürünürler. Bir bukalemun, yaşadığı yeri korumak için başka bir bukalemunla yaptığı kavgayı kazanmışsa ya da kendine bir eş arıyorsa, derisi daha parlak ve canlı renklere dönüşür. 

  Neden güneş kremi kullanmalıyız?

Güneşlenmek, D vitamini sentezi için oldukça önemlidir. Bunun için günde 15 dk kadar güneşlenmek yeterlidir. Ancak, 15 dk'dan daha uzun süre güneşlenmek sağlığımız için zararlı olabilir. Güneşten gelen morötesi ışınlar (Ultraviyole A ve Ultraviyole B) ciltte yanıklara, lekelere hatta uzun vadede cilt kanserine neden olabilir. Güneş kremleri, ışınların cildimiz üzerindeki etkisini azaltarak cildimizi korur. Bu nedenle, güneş ışığına uzun süre maruz kalacağımız durumlarda güneş kremi kullanmalıyız.

  Bilgisayar fikrini ortaya çıkaran ilk cihaz neden icat edildi?

Bilgisayarların bugünkü haline gelmesi uzun süreçtir. 1822 yılında Charles Babbage tarafından bilgisayarın atası diyebileceğimiz bir cihaz üretildi. Babbage'nin ürettiği "Fark makinesi" isimli bu cihazın görevi, hesaplama yapmaktı. Yani bilgisayar fikrini ortaya çıkaran, bilgisayarın atası diyebileceğimiz ilk cihaz, aritmetik hesaplamalar yapmak için icat edilmişti. Charles Babbage daha sonra programlanabilir bilgisayar fikrini de ortaya atan kişi oldu.

  Aft ve uçuk neden birbirinden farklıdır?

Aft aslında bir tür ağız ülseridir. Aft yaralarının oluşumuna bakteri ya da virüs neden olmaz. Aftın oluşumunu hızlandıran ya da seyrini kötüleştiren birçok faktör vardır. Bunlar arasında; B12 vitamini, folik asit ve demir eksikliği, stres, ağız mukozasını tahriş edebilecek yiyecekler, gıda alerjisi, sigara, ağızda meydana gelen yaralanmalar ve tahrişler, diş macunundaki birtakım kimyasal maddeler, sistemik yani tüm vücuda etkileyen hastalıklar, bağışıklık sisteminin zayıflaması ve hormonal değişiklikler en önemlileridir. 
Uçuğun oluşumuna Herpes simpleks (HSV-tip 1) adı verilen bir virüs yol açar. Uçuk virüsü, vücuda girdikten sonra sinir hücrelerine yönelir ve sinir düğümüne kadar çıkıp oraya yerleşerek etkin olmayan bir halde bekler. Bağışıklık sisteminin zayıf düştüğü durumlarda çağalarak sinir hücrelerinden deri yüzeyine doğru hareket eder ve uçuk kabarcıkları oluşur.

  Yıldızlar neden kayar?

Yıldız kayması olarak adlandırılan olay aslında gerçek bir yıldızın hareket etmesi değildir. Dünya'nın kütle çekimine kapılan gök taşları, Dünya'ya doğru çok yüksek hızlarda düşmeye başlar. Ancak gök taşları Dünya'nın atmosferine girdiğinde, yoğun bir hava direnciyle karşılaşır. Hava direncinin etkisiyle de, ısınır ve yanmaya başlar. Gök taşları yanmaya başladığında gördüğümüz bu görüntü, halk arasında "yıldız kayması" olarak adlandırılır. Gök taşları yanmanın etkisiyle genellikle toz ve kül bulutu haline gelir. Bu nedenle, yer yüzünde gök taşı kalıntısına (meteroit) rastlanmaz.

  Neden geri dönüşüm yapmalıyız?

Üzerinde yaşadığımız gezegenin kaynakları sınırsız değil. İnsan nüfusu her geçen yıl artıyor. Bu durumda doğanın kaynakları da giderek yetersiz kalıyor. Geri dönüşüm, elimizde var olan kaynakları yeniden değerlendirerek dünyamızın kaynaklarını gereksiz yere harcamamamızın en kolay yollarından biridir. Geri dönüşüme uygun defterler kullanmak ağaçların kesilmesini, plastikleri geri dönüştürmek doğanın kirlenmesini azaltır. Sayısal bir örnek vermek gerekirse; geri dönüştürülen 1 ton cam, 100 litre petrol tasarrufu sağlamaktadır. 

  Türkler, neden Orta Asya'dan göç ettiler?

Türklerin Orta Asya'dan göç etmelerinin birden fazla nedeni vardır. Bu nedenler arasında, nüfus artışı sonucu karşılaştıkları gıda yetersizliği ve salgın hastalıklar gibi problemler bulunmaktadır. Bir başka neden de Türklerin, bulundukları topraklarda yabancı kavimlerin baskısına uğramalarıdır. Bütün bunların sonucunda Türkler; daha rahat, daha huzurlu yaşayabilecekleri toprak arayışına girmişlerdir. Türkler, göç yollarında karşılaştıkları farklı kültürleri kendi kültürleriyle zenginleştirmişlerdir.

  Bir gün neden 24 saattir?

Mısırlılar çok eski dönemde Güneş saati kullanırlardı. Geceleri ise saatin yaklaşık olarak kaç olduğuna, gün batımından gün doğumuna kadar sırayla beliren 12 yıldızı gözlemleyerek karar verirlerdi. Gece 12 parçaya bölündüğünden gündüz de 12 parçaya bölünürdü ve bir günde 24 bölüm olurdu. Günümüzde artık Güneş ya da yıldız saatini kullanmasak da bir gün hala 24 saattir. 24 saatlik sistemin değişmemesi, 24'ün çok sayıda eş parçaya ayrılabilen bir sayı olmasıyla ilgilidir.

  Petrol nasıl oluşur ve rengi neden siyahtır?

Ham madde, bir ürünün elde edilmesinde kullanılan maddelerin işlenmemiş halidir. Petrol bir ham maddedir ve petrolden yakıt, plastik, çeşitli ilaçlar gibi pek çok ürün üretilir. Petrol yeraltından çıkarılır. Oluşumuysa milyonlarca yıl öncesinde ölü bitki ve hayvanların deniz dibine çökmesiyle başlar. Ardından bu ölü bitki ve hayvanların üzerleri kum ve çamurla örtülür. Bu örtü tabakası zaman içinde kayaçlara dönüşür. Bu kayaçların altında yüksek basınçlı, aynı zamanda sıcak ve oksijensiz bir ortam oluşur. Bu ortamda buluna ölü bitki ve hayvanlar bakterilerin de etkisiyle çürüyerek petrole dönüşür. Petrol yeraltında belirli alanlarda birikir. Daha sonra açılan kuyular aracılığıyla yeraltından çıkarılır.
Rengine gelince... Petrolün rengi her zaman siyah olmaz. Yeşilden siyaha kadar değişen tonlarda olabilen koyu bir renge sahiptir. Rengini, yapısında bulunan hidrojen ve karbon bileşiklerinden (hidrokarbonlar), azot, kükürt, oksijen, su, silisyum, demir, alüminyum benzeri elementlerden alır.

  Çince öğrenmek neden zordur?

Dil öğrenmek, ilgi ve çalışmayla ilgilidir. Dil öğrenmek kişiye özel bir yetenek olsa da Çincenin kendine özgü zorlukları vardır. Bunlardan akla ilk olarak gelen Çin alfabesidir. Latin alfabesinden çok farklı olan Çin alfabesine uyum sağlansa bile Çincede telaffuz ve vurgular çok önemlidir. Öyle ki yanlış telaffuz, vurgu eksikliği ve ya fazlalığı kelimelerin, anlamının çok dışında anlaşılmasına neden olabilmektedir. Türkçede telaffuz ya da vurgu yanlışlıkları yapılsa bile insanların ne demek istediği anlaşılabilir ama Çincede böyle bir durum söz konusu değildir.

  Kanalizasyon kapakları neden yuvarlaktır?

Kanalizasyonların yuvarlak kapakları, deliği tam olarak kapatacak büyüklükte oldukları sürece asla delikten içeri düşmezler. Kapak ve delik, dikdörtgen veya kare olursa bu şekilde kapaklar bir hareket sonucu deliğe çapraz bir şekilde denk gelip, içerisine düşebilir. Delikten daha büyük bir kapak yapmak çözüm olabilir ama bu da maliyetin artması anlamına gelir. Oysa yuvarlak kapak, tam olarak delik ölçülerine göre yapılır. Yuvarlak kapak, deliğe hangi şekilde konursa konsun delikte içeri düşemez. Böylece, olası bir kazanın gerçekleşmesi engellenmiş olur.

  Neden teleskop yakındaki nesneleri bulanık gösterir, büyük göstermez?

Teleskopların ve mikroskopların temel işlevi, nesnelerden gelen ışınları toplayıp gözümüze göndermektir. Bunun için de her iki cismin yapısında mercekler bulunur. Nesnelerden gelen ışınlar, mercekler yardımıyla toplanır ve gözümğze gelir. Nesnelerden gözümüze ne kadar çok ışık gelirse nesneleri o kadar net görürüz. 
Teleskoplar ve mikroskoplar arasındaki temel fark ise yapılarında kullanılan merceklerdir. Teleskoplarda kullanılan merceklerin odak uzaklıkları çok büyüktür. Böylece, çok uzaktaki cisimlerden gelen ışınları toplayabilir ve çok uzaklarda yer alan gök cisimlerini görebiliriz. Mikroskoplar ise çok küçük odak uzaklığına sahip merceklerden oluşur. Böylece, çok yakındaki cisimlerden yansıyan ışınları toplayabilir ve çıplak gözle göremeyeceğimiz kadar küçük mikroorganizmaları görebiliriz. 

  Cam bardağa sıcak su koyduğumuzda bardak neden çatlar?

Cam, sıcağı pek sevmez çünkü sıcaklık değişimlerinin sonucunda bardağın iç kısmı, dış kısmına göre daha hızlı genişler ve bardak çatlamaya başlar. Bir süre sonra da kırılır. Bu nedenle bardakların içindeki sıvı soğuksa ya da bardak soğuk bir ortamda beklediyse bu bardağa aniden sıcak su konmamalıdır.

  Güneş tutulmasını seyrederken neden çıplak gözle bakmamıza izin vermezler?

Güneş ışınları, çıplak gözle baktığımızda gözümüze zarar verir. Hatta güneş tutulması sırasında Ay, Güneş'i neredeyse tam olarak örttüğü zaman bile. Bu sırada hava alacakaranlık olsa da güneş ışınları gözümüze kalıcı zarar verecek derecede kuvvetlidir. Bu nedenle, güneş gözlemi yaparken zararlı ışınları engelleyen özel filtreli güneş tutulması gözlükleri kullanılır. Normal güneş gözlükleri, isli cam, film gibi malzemeler gözümüzü Güneş'in zararlı ışınlarından koruyamaz. Güneş'e, tam tutulma anı dışında hiçbir zaman doğrudan bakmamamız gerekir. Tam tutulma anı, Ay'ın Güneş'i tümüyle örttüğü andır.

  İnsanlar, tehlikeli olmasına rağmen neden yanardağların çevresine yerleşir?

Yanardağların patlaması sonucu çevreye saçılan volkanik kül ve magmanın soğumasıyla pek çok mineral yerin derinliklerinden yüzeye çıkar. Daha sonra bu maddeler, güneşten gelen enerji, nem ve çeşitli gazlarla etkileşimine bağlı olarak, fiziksel ve kimyasal bakımdan aşınırlar. Tüm bu süreçler sonucunda volkanik topraklar oluşur. Mineral yönünden zengin olan volkanik topraklar, Dünya'nın yüzeyinin %1'ini kaplamasına rağmen dünya nüfusunun %10'unu besler. Yanardağların çevresindeki arazilerin tarım için elverişli ve verimli olması nedeniyle potansiyel tehlikelerine rağmen insanlar, bu bölgeleri yerleşim alanı olarak kullanır.

  Köpek balıkları neden sürekli yüzmek zorundadır?

Balıkların bir çoğunda, yüzerken suda dengede durmalarını sağlayan yüzme kesesi bulunur. Köpek balıklarında yüzme kesesi yoktur. Bundan dolayı birçok köpek balığı sürekli yüzmek zorundadır, aksi takdirde batarlar. 

  Paslanmaz çelik neden paslanmaz?

Çelik; demir, bakır, kalay gibi birçok elementten oluşan bir alaşımdır. Demirin oksijenle tepkimesi sonucunda pas denen madde oluşur. Pas aktiftir ve daha fazla pas oluşmasına sebep olur. Çeliğe paslanmazlık özelliğini veren krom elementidir. Krom, yeterli miktarda olduğunda yüzeyde oksitlenme sonucu krom oksit tabakası oluşur. Bu tabaka, alaşımın ışıltılı görünmesine sebep olur. Aynı zamanda bu tabaka suyun ve havanın malzemeye ulaşmasını elgellediği için yıpranmanın içe doğru yayılmasını önler. Ayrıca bu tabaka bozulduğu takdirde kolaylıkla yeniden oluşabilir.

  Köpek balıkları neden geriye doğru yüzemez?

Köpek balıkları geriye doğru yüzemez. Bunun sebebi, sert göğüs yüzgeçlerinin diğer balıklarda olduğu gibi yukarı doğru kıvrılamamasıdır.

  Bulutlar neden değişik şekillerdedir?

Bulutlar, milyonlarca su damlacığı ve buz kristallerinin bir araya geldiği yapılardır ve genellikle atmosferin en alt katı olan troposfer tabakasında oluşurlar. Hava hareketleri, yükseklik ve sıcaklık, su damlacıklarını ve buz kristallerini farklı şekillerde hareket ettirdiğinden bulutların şekli de değişir.

  Hayvanların kuyruğu ne işe yarar?

Kuyruğun tek bir işlevi yoktur. Birçok hayvan, kuyruğunu farklı amaçlar için kullanır. Kediler ve köpekler kuyrukları sayesinde kendi türleriyle iletişim kurabilir, duygularını kuyrukları aracılığıyla ifade ederler. Ayrıca kediler, kuyruklarını dengelerini sağlamak amacıyla kullanır. Kangurular da öyle. Karada yaşayan birçok hayvan, sinek ve benzeri böcekleri kovmak için kuyruğunu kullanır. Atlar gibi. Maymunlar ağaç dallarına tutunmak için kuyruklarından yararlanır. Sincaplar kuyruklarını güneşten korunmak için bir şemsiye gibi kullanır. Tilkiler ise soğuk kış günlerinde ısınmak için kuyruklarını bir battaniye gibi üzerlerine örter. Bu örnekleri daha da arttırabiliriz.

  Neden hapşırırız?

Burnumuzun içine rahatsız eden ya da gıdıklayan yabancı maddeler girdiğinde burnun içinde bulunan sinirler, içeri giren bu parçacıkları algılar. Sinirler, burnun temizlenmesi için, beynin gerekli bölgelerine sinyal gönderir. Beyin de hapşırmayla ilgili tüm kaslara mesaj göndererek kasılmalarını sağlar. Bu kaslardan bazıları göz kapağı, boğaz, karın, diyafram ve yüz kaslarıdır. Akciğerlerden ani bir şekilde gelen havanın çoğunun burundan çıkmasıyla hapşırma gerçekleşir. Burnun içindeki rahatsız edici yabancı parçacıklar dışarı atılır ve burnun içi temizlenir.

  Neden sivrisinekler insanları ısırır?

Yalnızca dişi sivrisinekler insanları ısırmaktadır. Dişi sivrisinekler yumurtalarını yerleştirmek için canlıların kanında bulunan proteinlere ihtiyaç duyar. Ancak, bazı insanlar sivrisinekler tarafından diğer insanlara oranla daha fazla ısırılmaktadır. Bunun nedeni; insanların ten kokusu, ter, sıcaklık, kanındaki karbondioksit ve laktik asit miktarıdır.

  Sisli havada hız algısı nasıl değişir?

Tehlikeli trafik kazalarının birçoğu sisli havalarda meydana gelir. Bu nedenle sürücüler, görüş mesafesinin belirgin derecede düştüğü sisli hava koşullarında hızlarını düşürmeleri gerektiğini bilirler. Ancak araştırmalar sisin, çevremizde hareket eden nesnelerin hızlarını gerçekte olduğundan farklı algılamamıza neden olduğunu göstermektedir. Beynimizde hız algısının oluşmasında en önemli veri kaynaklarından biri, çevremizdeki bize göre hareketli nesnelerin, örneğin ağaçların ya da binaların, görüş alanımızdan geçerkenki hareketidir. Hareket eden nesnelerin netliğinin azalması beyinde hatalı bir hız algısı oluşmasına neden olur. Görüş alanımızdan geçerken bulanık görünen nesneler, net görünen nesnelere göre daha yavaş hareket ediyormuş gibi algılanır. Bazı bilim insanları, sisli havalarda araba kullanırken de benzer bir etkinin ortaya çıktığını düşünmektedir. Sisli havalarda insanlar genellikle normalde olduğundan daha yavaş araç kullanır. Ancak sis, çevredeki nesnelerin daha bulanık ve daha zor görülmesine neden olur. Bu da sürücülerin, gerçekte hareket ettiklerinden daha yavaş hareket ettikleri izlenimine kapılmalarına yol açabilir. Sonuç olarak sürücüler, sisli havalarda hızlarını azalttıklarını düşünseler de aslında yeteri kadar yavaş hareket etmiyor olabilirler.

  Kutup ışıkları neden oluşur?

Güneş'teki patlamalar sonucu yüksek enerjili parçacıklar, Güneş sistemi boyunca güneş rüzgarlarıyla yayılır. Bu parçacıklardan dünyaya gelenler, Dünya'nın manyetik alanına kapılır ve Dünya'nın manyetik kutbuna doğru ilerler. Yüksek enerjili parçacıklar, atmosferin iyonosfer adı verilen tabakasına geldiğinde, buradaki oksijen ve azot iyonlarına çarparak enerjilerini aktarır. İyonlara aktarılan enerji, iyonların içerisindeki elektronların uyarılmasına neden olur. Elektronlar, eski hallerine dönerken, sahip oldukları fazla enerjiyi ışık olarak yayar. Yayılan bu ışıklara "kutup ışıkları (Aurora)" denir.

  Kitap okurken neden bazen uykumuz gelir?

Kitap okumayı günün yorgunluğunu hissettiğimiz akşam saatlerine bırakırsak, okurken uykumuz gelebilir. Akşamları kitap okurken genelde rahat bir koltuğa otururuz. Bir yandan vücudumuzun rahat konuma geçmesi ve kaslarımızın gevşemesi, diğer yandan da yorgunluk, uyku için gerekli ortamı hazırlar. Bir diğer nedense, gözlerimizin sayfanın bir yanından diğer yanına düzenli olraka gidip gelmesi ve bu sırada beynimizin sözcükleri anlamlandırmaa çalışmasıdır. Göz kaslarımızın ve beynimizin yorulmasına neden olan bu durumun bizi dinlenmeye, dolayısıyla uyumaya yönlendirdiği düşünülmektedir.

  En uzun mesafe göç eden hayvan hangisidir?

Göç dendiğinde aklımıza genellikle kuşların belli mevsimlerde iklim koşullarının uygun olduğu bölgelere toplu olarak hareketleri gelir. Aslında birçok hayvan türü (örneğin bazı balıklar, sürüngenler, böcekler, memeliler) göç eder. Kıyı çamurçulluğu, bilimsel ismiyle Limosa Lapponice göç sırasında durmaksızın en uzun süre uçan kuş türüdür. Bu kuşlar, Alaska'dan Yeni Zelanda'ya göçleri sırasında yaklaşık 11 bin kilometre mesafeyi dokuz gün boyunca durmaksızın uçarak katedebilirler.

Kral kelebeği (Danaus plexippus) ise en uzun mesafe göç eden böcek türü olarak kabul edilir. Her yaz mevsiminin sonunda 100 milyondan fazla kral kelebeği, Kuzey Amerika'dan Meksika'ya yaklaşık 4750 kilometre göç eder. Aslında tek bir kral kelebeğinin ömrü bu yolculuğu tamamlamaya yetmez. Ancak göç sırasında dişi kral kelebeklerinin bıraktığı yumurtalardan çıkan bireyler yolculuğu tamamlar. En uzun mesafe göç eden memeli türü ise gri balinalardır.

  Sarımsak yediğimizde nefesimiz neden kötü kokar?

Sarımsağın sağlık için faydalı olduğu biliniyor ama sarımsak, yedikten sonra nefesimizin kötü kokmasına neden olur. Bu kokunun sebebi bazı kimyasal bileşiklerdir. Kötü kokuya sebep olan bu bileşikler, sarımsak mekanik olarak parçalandığında oluşur. Sarımsak ezildiğinde ya da kesildiğinde enzimler, sarımsakta bulunan allicin bileşiğinin oluşmasına neden olur. Allicin, sarımsağa aromasını veren bileşiktir. Daha sonra allicin de parçalanır ve sonuçta dört farklı organosülfür bileşiği oluşur. Bu bileşikler, sarımsak yedikten sonra nefesimizde oluşan kötü kokunun sebebidir.

  Çiçeklerin birçoğu neden kötü koku yayar?

Çiçekli bitkilerdeki kokulu maddeler, kolayca buharlaşabilen kimyasal bileşiklerdir. Bitkiler bu maddeleri, polen taşıyan canlıları kendilerine çekmek amacıyla salgılar. Çiçekli bitkilerde tozlaşmayı, dolayısıyla üremeyi sağlamak için bu süreç çok önemlidir. Bitkiler, ayrıca kendilerine zarar veren canlıları uzaklaştırmak için de koku yayabilir. Bir çiçeğin kokusu, farklı kimyasal bileşiklerden kaynaklanabilir. Bazı bitkilerde kokulu maddeler, belirli salgı dokuları tarafından üretilir bazı bitkilerde ise çiçeğin farklı bölümlerinde (örneğin taç yapraklı bitkilerde) bulunan osmofor olarak isimlendirilen belli hücreler tarafından salgılanır.

  Güneş kremleri bizi nasıl korur?

Güneş'ten gelen ışınlar yalnızca gözümüzle algıladıklarımız değildir. Güneş'ten gelen ışınlarda gözümüzle algılayamadıklarımız da mevcuttur. Bu ışınlardan morötesi (UV, Ultraviyole), Güneş ışınlarının cildimize verdiği zararın kaynağıdır. Güneş kremleri, UV ışınlarının etkilerini, yapısındaki farklı içeriklerle durdurur. Kremin yapısında bulunan çinko oksit ve titanyum dioksit gibi bileşenler UV ışınlarını yansıtarak cilde zarar vermesini engeller. Kremin yapısında bulunan diğer bileşenler ise cilde geçen UV ışınlarını derinin alt katmanlarına inmeden soğurur. Soğurma sırasında enerji kazanan cilt ısınır.

Güneş kremlerinde UV engelleme derecesi, "Güneş koruma Faktörü (SPF, Sun Protection Factor)" ile ifade edilir. Örneğin, cildiniz nolmalde 20 dakika kızarıyorsa, 15 koruma faktörlü güneş kremi bu süreyi teorik olarak 15 at uzatarak 300 dakikaya çıkarabilir. Uzmanlar koruma faktörü 15 ile 50 arasındaki kremlerin yüzde 93'ten yüzde 98'e kadar koruma sağladığını belirtmektedir. Kremlerin yapısındaki bileşenler, UV soğurulması sonucu yapısal değişikliğe uğradıkları için iki saatlik periyotlarla yeniden güneş kremi sürülmesi tavsiye edilmektedir. 

  Gözümüzü kısmak nasıl daha net görmemizi sağlar?

Göz merceği, nesnelerden yansıyan ışığı gözdeki kaslar yardımıyla gözün arka bölümünde buluna ağ tabakaya toplar. Işık, burada bulunan hücreler tarafından elektriksel sinyallere dönüştürülür. Beynimiz de bu sinyalleri işler, böylece görme işlemi gerçekleşir. Bulanık görmenin nedeni ortamdaki ışık kirliliğidir. Farklı açılardan gelen ışık, ağ tabakada istenen görüntü dışında farklı elektriksel sinyaller oluşmasına neden olur. Bu nedenle, görmeye çalıştığımız görüntüye odaklanamayız. Gözümüzü kıstığımızda ise gözümüze giren fazla ışığın bir kısmını engelleriz. Böylece, oluşan elektriksel sinyaller etkilenmez ve net bir görüş sağlanmış olur.

  Ayaklarımız neden kokar?

Ayak kokusu insanlarda çok sık görülür ve pek çok nedene bağlı olarak ortaya çıkar. Ayaklarımızda sürekli çalışan 250000'den fazla ter bezi bulunur. Bu ter bezlerinin ürettiği tuz, glikoz, vitamin ve aminoasit içeren salgılar, bakteriler için uygun bir yaşam ortamı yaratır. Ayak parmaklarının arası gibi karanlık ve nemli ortamlarda bazı bakteriler daha hızlı çoğalır. Bu bakterilerin etkinlikleri sonucunda ortaya çıkan yağ asitleriyse ayak kokusuna yol açar.

  Taze biçilmiş çim neden kokar?

Yeni biçilmiş çimlerin kokusunu severiz. Bu kokunun sebebi, kesilen çimlerin havaya karışan, "yeşil yaprak uçucuları (GLVs)" adı verilen kimyasal maddeler üretmesidir. Üretilen kimyasalların amacı, bitkinin yaralarını kapatmak için yeni hücre oluşumunu ve böcekler tarafından yenmesini engellemek üzere iştah kapatıcı bir tada bürünmesini sağlamaktır. Bitkilerin ürettiği bu kimyasallar, kesildikten sonra böcekler tarafından yenmeye başlanan çimler için yardım çağrısı görevini yapar. Bitkilerle beslenen böceklerin avcıları bu kokuyu algılayıp böcekleri yemek üzere bitkiye doğru ilerler.

  Ayçiçeği neden güneşe yönelir?

Güneş ışığı belirli bir taraftan geliyorsa bu durumda ayçiçeği bitkileri, çiçeklerinin yüzünü Güneş'e çevirir. Bunun nedeni, bitkilerde bulunan, büyümeden ve gelişmeden sorumlu olan oksin hormonudur. Bitkinin büyümesiyle ilgili düzenlemelerde görev alan bu hormon, bitkinin ışık almayan kısmında yoğunlaşır. Böylece bitkinin ışık almayan kısmı daha hızlı büyür ve bitkinin aydınlık tarafa doğru eğilmesine yol açar. Ayçiçeklerinin Güneş'e yönelmeleri sebebiyle onlara "günebakan" da denir.

  Uzayda yaşam aranırken neden su olup olmadığına bakılıyor?

Su, dünya üzerindeki bütün canlı türleri için yaşamsal öneme sahiptir. Farklı bazuı fiziksel koşullarda hayatta kalabilen canlılar keşfedilmesine rağmen henüz suyun gerekli olmadığı bir yaşam formu bulunamamıştır. Dünya dışında hayat olup olmadığı araştırılırken suyun bulunması yeterli de değildir. Ayrıca suyun sıvı halde olması gerekmektedir. Birçok made suda çözünebilir. Sahip olduğu bu özellik nedeniyle su, canlılardaki dolaşım sisteminin önemli bir parçasıdır ve vücut için gerekli besinlerin, elementlerin ve gazların dokulara taşınması için uygun bir ortam sağlar. Ayrıca birçok bileşik, örneğin şekerler, amino asitler, proteinler suda çözünebilir. İnsan vücudunda bu bileşiklerin yer aldığı süreçler olmadan bir canlının hayatta kalması mümkün değildir. Su iyi bir çözücü olduğu için canlılardaki solunum, sindirim, fotosentez gibi süreçlerin vazgeçilmez bir parçasıdır. Bununla birlikte, suyun vücut sıcaklığı üzerinde dengeleyici etkisi vardır.

  Hasta olduğumuzda neden ateşimiz yükselir?

Vücut sıcaklığının yükselmesine "ateşlenme" denir ve genellikle vücudun hastalık anında kendini savunmasının bir sonucudur. Normal vücut sıcaklığı, 36,1 - 37,2 derece arasında değişebilir. Beyindeki hipotalamus bölgesi vücudun termostatı olarak nitelendirilir ve vücut sıcaklığının düzenlenmesinden sorumludur. Vücut dokuları ya da hastalığa sebep olan etkenler, örneğin virüsler tarafında üretilen, "pirojen" olarak isimlendirilen maddeler, kan yoluyla hipotalamusa doğru ilerler. Hipotalamus bu maddeleri tespit ettiğinde, vücut daha fazla ısı üretmeye başlar. Ateşlenme, sıcaklık değişimlerine karşı duyarlı olan zararlı bakteri ve virüslerin vücutta çoğalmasını güçleştirir.

  Saçın kıvırcık olmasına sebep olan nedir?

Saç, büyük oranda ipliksi yapıdaki proteinler olan keratinden oluşur. Keratin proteinlerinin farklı türleri vardır. Keratini oluşturan proteinlerin yapısında sistein adı verilen amino asitler bulunur. Sistein amino asitleri, saç telinin farklı bölümlerindeki sistein amino asitlerine bağlanır ve saçın kıvrılmasına neden olur. Saçta ne kadar çok keratin proteini birbirine bağlı olursa, saç o kadar kıvırcık olur.

  Neden yemek yedikten sonra uykumuz gelir?

Beynimizin hipotalamus bölgesinde bulunan oreksin sinir hücreleri, insanların uyanık kalmasını sağlayan bir protein üretir. Bu hücreler geceleri daha az etkindir. Yemekten sonra kan dolaşımına katılan glikozun, oreksin hücrelerinin etkinliğini engelleyici etkisi olduğu bilinmektedir. Araştırmalar kandaki glikoz seviyesindeki küçük değişimlerin de bu hücrelerin aktivitesini etkilediğini göstermektedir. Ayrıca birçok et türünde ve protein içerikli yiyecekte bulunan triptofan adı verilen maddenin de yemek sonrası yorgunluğun sebepleri arasında olduğu düşünülmektedir. Triptofan, insan vücudunda üretilemediği için vücudumuzdaki bazı süreçler için gerekli olan bu madde, yiyeceklerden alınır. Triptofan, uyku-uyanıklık döngüsünü düzenleyici etkisi olduğu bilinen serotonin hormonunun üretiminde kullanılır. Serotonin aynı zamanda uyku hormonu olarak bilinen melatonine dönüşür. Yemek sonrası kanda yükselen glikoz seviyesini düzenlemek için salgılanan insülin hormonunun serotonin ve melatonin hormonlarının üretimini artırmasının da yemek sonrasındaki yorgunluk hissiyle ilişkili olduğu düşünülmektedir.

  Sivrisinekler ısırınca neden kaşınırız?

Dişi sivrisineklerin çoğu, yumurtalarını olgunlaştırmak için iğneye benzeyen uzun hortumlarıyla insan ya da hayvanların kanını emerek beslenir. Bu sırada kanın kısa bir süre içinde pıhtılaşmasını önlemek için bir salgı salgılarlar. İnsan vücuduna yabancı bir madde olduğundan vücudumuz bu salgıya tepki verir. Diğer bir deyişle vücudumuzun bağışıklık sistemi harekete geçer ve "histamin" denen bir madde salgılar. Histamin, sivrisineğin kanımızı emdiği bölgede bulunan kan damarlarının genişlemesine neden olur. Damarlar genişledikçe yakındaki sinirler etkilenir ve kaşıntı hissederiz.

  Ay, neden farklı büyüklüklerde görünür?

Ay'ın ufuk çizgisi hizasından daha büyük görünmesinin sebebinin göz yanılması olduğu düşünülmektedir. Ay'ın büyüklüğünün değişmemesine rağmen gözümüzün daha uzak ve daha yakın olarak algıladığı cisimlere farklı şekillerde odaklanmasının bu duruma neden olduğu tahmin edilmektedir.

  Uçaklar gökyüzünde neden beyaz izler bırakır?

Yakıtın jet motorunda yanması sonucu açığa çıkan gazların içinde karbondioksit, sülfür veazot oksit bileşikleri, su buharı gibi maddeler bulunur. Yükseklerde havanın basıncı ve sıcaklığı atık gazlarınkinden düşük olduğundan, motordan atılan gazların içindeki su buharı yoğunlaşır. Oluşan su damlacıkları ve buz parçacıkları, gökyüzünde bulutlar gibi beyaz görünür. Motordan atılan egzoz gazının içindeki katı parçacıklar ise su buharının yoğunlaşmasını kolaylaştırır. Bu izlerin yoğunluğu, uzunluğu ve ne kadar kalıcı olduğu uçağın yükseltisine ve havanın sıcaklığına, basıncına ve nem oranına bağlı olarak seçilir.

Uçaklar gökyüzünde oluşturduğu beyaz izlerin bir başka nedeni de özellikle kanat uçlarının havada sebep olduğu girdaplardır. Havanın basıncının azalmasına neden olan bu durum, havadaki su buharının yoğunlaşmasına yol açar.

  Sıcaklığı artırılan cisimler neden kızarır?

Demir bir çubuğun sıcaklığı yüksek derecelere çıkarılırsa önce kırmızı daha sonra beyaz renkte parlar. Isının ışık enerjisine dönüştüğü bu olaya "akkor hale gelmek" denir. Sıcaklığın yükselmesiyle cisimlerin ışıma renginin değişmesinin nedeni, sıcaklığa bağlı olarak ışıma miktarının belirli bir dalga boyu aralığında maksimum olmasıdır.

  Çikolata, köpekler için neden zararlıdır?

Bunun nedeni, çikolatanın içindeki "teobromin" adı verilen bir maddedir. Teobrominin kimyasal yapısı kafeine benzer ve uyarıcı özelliği vardır. Köpeklerin teobromini zor sindirmesi fazla miktarda çikolata tükettiklerinde bu durumun onlar için ölümcül olabilmesine yol açar. Teobromin köpeklerde kan damarlarının genişlemesine, kan basıncının düşmesine, kalp atışlarının hızlanmasına ve ritim bozukluğuna yol açar. Ayrıca kusma, ishal ve kas spazmı gibi belirtiler de ortaya çıkar. 

  Çığlık duymak neden kendimizi kötü hissettirir?

Bir çığlık duyduğumuzda içimizi korku ve üzüntüyle karışık olumsuz bir his kaplar. Araştırmalara göre çığlığın bize bunları hissettirmesinin nedeni, o sırada çıkan sesin şiddetindeki hızlı değişimdir. Normal bir konuşmada sesin şiddeti saniyede yalnızca 3-4 kez değişirken, çığlık söz konusu olduğunda bu değer 30-150 arasındadır. Bu dalgalanmalar, durumu sesin yükselip alçaldığı şeklinde yorumlayamayacağımız kadr hızlıdır. Sesin çok inişli çıkışlı olması, beynin korku merkezleri olan amigdalayı harekete geçirir. Sesteki bu ürkütücü uyumsuzluk korkuyla ilişkilendirilir ve aynı zamanda tehlikeye karşı uyarı görevi görür. Kısacası çığlığın kendimizi kötü hissettirmesinin nedeni sesin şiddetli olması değil, bu şiddetin algılayamayacağımız kadar kısa aralıklarla değişiyor olmasıdır. 

  İnsanlar neden genelikle tek ellerini kullanır?

İnsanların büyük bir kısmı (yaklaşık %90'ı) çoğunlukla sağ ellerini kullanırken, sol elini kullanmaı tercih edenlerin oranı çok düşüktür. Bazı insanlar da hem sağ hem de sol ellerini kullanabilirler. İnsanların hangi elini daha çok kullanacağına yönelik birden fazla neden olabilmesiyle birlikte, yapılan son araştırmalar bu durumdan farklı genlerin de sorumlu olduğunu göstermektedir. Bu genlerin vücudumuzdaki organların konumlarının ve şekillerinin simetrik olmamasında da rolü olduğu düşünülmektedir.

  Ten renkleri neden farklıdır?

Ten rengini belirleyen, deride bulunan "melanin" adı verilen maddenin miktarı ve türüdür. Melanin derimize, gözümüze, saçımıza renk veren pigmenttir ve derinin en dış tabakasında bulunan melanosit hücreleri tarafından üretilir. Pigment miktarının ve melanosit hücrelerinin sayısının düşük olması, ten renginin açık olmasına neden olur. Diğer yandan, pigmentlerin türü de ten rengini belirlemede etkilidir. Melanin pigmentinin deride iki farklı türü bulunur. Bu türlerden "ömelanin" cilde kahverengi-siyah, "feomelanin" ise sarı-kırmızı renk verir. Tenleri koyu renk olan insanların cildinde ömelanin üretimi daha fazlayken, feomelanin üretiminin fazla olduğu kişilerin tenleri daha açıktır.

  Yara izleri neden kalıcıdır?

Deride bir travma sonucu yaralar oluşabilir. Yaraların iyileşme sürecinin ilk aşamasında kan pıhtılaşır, kanama durur ve yüzey sertleşerek kabuk oluşturur. Hasar gören dokuların onarılması için "kolajen" adı verilen proteinler üretilir. Başlangıçta iyileşen bölge kırmızıyken rengi zamanla soluklaşır ve açılır. Ancak iyileşen yara, derinin diğer bölümleriyle karşılaştırıldığında genellikle farklı görünür. Derinin katmanları büyük oranda kolajen proteininden oluşur. Ancak yaranın onarılması için üretilen kolajenin yapısı, deride bulunan kolajenin yapısından farklıdır. Bu durum da kalıcı yara izini oluşturur.

  Yeni doğan bebeklerde neden bazen sarılık görülür?

Yeni doğan bebeklerde görülen sarılığın nedeni, kandaki bilirubin maddesidir. Yeni doğan bebeklerin kanlarında, kırmızı kan hücrelerinin parçalanmasıyla oluşan bilirubin seviyesi yüksektir. Bebekler doğmadan önce kanlarında oluşan bilirubin, annenin vücudu tarafından ortadan kaldırılır. Doğumdan sonra ise bu işi bebeğin karaciğeri yapar. Ancak yeni doğan bebeklerin karaciğerleri, kanlarındaki bilirubinin tamamını ortadan kaldıracak kadar gelişememiş olabilir. Yeni doğan bebeklerin bazılarında bu durum görülür.

  Aynı kimyasalı içerdikleri halde limon ve portakal neden farklı kokar?

Portakal ve limonun her ikisi de "limonen" adı verilen bir molekül içerir. Her iki meyvedeki limonen, aynı atomlardan ve aynı bağlardan oluşsa da farklılık moleküllerin yapısında ortaya çıkar. Limondaki limonenin yapısı, portakaldaki limonenin ayna görüntüsü şeklindedir. Ayna görüntüsü ile eş olmayan, diğer bir ifadeyle üst üste konulduklarında çakışmayan moleküllere "kiral molekül" adı verilir. Yapılarındaki bu farklılık, kiral moleküllerin burnumuzda farklı farklı koku almaçlarıyla etkileşime girmesine neden olur. Böylece, portakaldan ve limondan farklı kokular alırız.

  Neden ellerimizi yıkarken sabun kullanırız?

Ellerimiz kirlendiğinde çok sayıda farklı maddeden kurtulmamız gerekir. Bu maddelerden kurtulmamız için de maddelerin çözülüp elimizden uzaklaştırılması gerekir. Bir maddenin diğer bir maddeyi çözebilmesi için maddeler, benzer yapıda olmalıdır. "Polar" yapıdaki maddeler polar çözücülerde, "apolar" yapıdaki maddeler de apolar çözücülerde çözünür. Su, polar bir yapıdadır; yağ ve benzeri maddeler yani kirler ise apolar yapıdadır. Su, tek başına bu maddeleri çözemez. Sabun yapısal olarak polar ve apolar olmak üzere iki kısımdan oluşur. Polar kısmı suya dokunurken, apolar kısmı ise eldeki yağ gibi kirleri içinde tutar ve böylece ellerimiz kolayca temizlenir.

  Bayatlayan ekmek sertleşirken bisküvi neden yumuşar?

Unda bulunan nişasta, pişirme sırasında suyla etkileşime girerek şişer ve yumuşar. Oda sıcaklığında bekletilen ekmeğin zamanla yumuşaklığını kaybetmesi, yapısında bulunan zincir formundaki nişastanın yeniden kristalize olmasının sonucudur. Bu süreçte su ortamdan uzaklaşarak ekmeği daga kuru hale getirir. Bisküvilerde de nişasta içerdikleri halde bayatladıkça yumuşar. Bisküvideki nişastanın bekledikçe yapısının değişmesi süreci, içindeki şekerin çeşidi nedeniyle farklıdır. Bisküvilerde şeker, nişastanın yeniden kristalleşmesiyle kaybedilen çok daha fazla suyu havadan çekerek yapısına kattığı için bisküvinin yumuşamasını sağlar.

  Yaralar neden gündüzleri daha hızlı iyileşir?

Cambridge Üniversitesinde yapılan araştırmada, yaraların kapatılmasında aktif rol alan "fibroblast" adı verilen hücrelerdeki bazı genlerin gece-gündüz döngüsü içinde açılıp kapatılabildiği anlaşılmıştır. Yaralandığımızda fibroblast hücreleri, hasarlı bölgeye doğru hareket ederek kolajen gibi proteinleri üreti ve hasar gören doku onarılır. Bu işlemlerin başlaması için ortamda "aktin" adı verilen proteinin bulunması gereklidir. Yeterli aktin yoksa fibroblast hareketliliği kısıtlanır. Araştırmacılar, vücudumuzdaki aktinlerden sorumlu genlerin, uyanık olduğumuz saatlerde daha aktif olduğunu düşünmektedir.

  Neden bazen uyurken düşüyormuş gibi hissederiz?

Uykuya dalarken yaşadığımız düşme hissine istemsiz kas hareketleri neden olmaktadır. Uykuya dalma sürecinde neden kasların istemsiz olarak kasıldığıyla ilgili farklı görüşler vardır. Uykunun farklı evrelerinde ve bu evrelerde vücut işlevlerinde ortaya çıkan değişimler de birbirinden farklıdır. Örneğin; uyku ile uyanıklık arasında kolayca geçiş yapılan birinci evrede gözler, yavaş hareket eder ve kasların etkinliği azalır. Düşme hissi uykunun bu evresinde ortaya çıkar. Düşme hissinin ise uyanıklık ve uyku durumlarıarasındaki geçiş sırasında kol ve bacak kaslarındaki sinir hücrelerinin doğru şekilde çalışmamasından kaynaklandığı düşünülmektedir.

  Zürafalar neden dizlerini bükerek su içerler?Boyunlarını eğemezler mi?

Zürafaların bacakları neredeyse boyunlarıyla aynı uzunluktadır. Bu nedenle yere yakın bir kaynaktan su içerken ya da beslenirken yeterince eğilebilmek için boyunlarının yanı sıra bacaklarını da kullanırlar.

  Neden bazı ağaçlar yapraklarını dökerken bazıları dökmez?

Aslında bütün ağaçlar yapraklarını döker. Ağaçların yaprakları dökme zamanları, türlerine ve hava koşullarına bağlı olarak değişir. Örneğin çam, köknar, servi ve ladin gibi bazı iğne yapraklı ağaçlar kış mevsiminde yaprak dökmez ama yıl boyunca yaprak değiştirirler. Bitkilerin yaprak dökme zamanını çevresel değişimler (örneğin sıcaklık) ve kalıtsal etkenler belirler. 

Yaprağın dökülme sürecinde ilk olarak yaprak sapının gövdeye bağlandığı bölgedeki bir grup hücre farklılaşmaya başlar. Bu bölge, "kopma (absisyon) bölgesi" olarak isimlendiriler. Bu süreçte kopma bölgesindeki hücrelerin çeperleri zayıflar ve hücreler küçülür. Sonuçta yaprak, zayıflayan bu bölgeden kopar. Yaprağın kopmuş olduğu bölge açık bir yaraymış gibi bitkileri hastalıklara ve oluşacak enfeksiyonlara karşı savunmasız yapar. Bu nedenle kopma bölgesindeki hücreler yarayı iyileştirmek için yara dokusu oluşturur. Bu, bitkiyi hastalıkra ve enfeksiyonlara karşı korur. "Oksin" olarak isimlendirilen büyüme hormonu kopma bölgesinin oluşumunu geciktirir. Oksin moleküllerinin miktarı genç yapraklarda yüksektir ve yaprak olgunlaştıkça azalmaya başlar. Bunedenle yaprak olgunlaştığında dökülme süreci başlar. Bitkilerin yapraklarını dökmesi; besin, enerji ve su ihtiyaçlarını azaltmalarına, dolayısıyla soğuk ve kuru havalarda hayatta kalmalarına yardımcı olur.

  Aç değilken neden yemek yeme ihtiyacı hissederiz?

Yemek yeme ihtiyacı olan açlık duygusu, beynimizdeki beslenme ile ilgili duyuların merkezi olan "hipotalamus" bölümü ile ilgilidir. Yaşamımızı sürdürebilmemiz için besinlerden almamız gereken enerjiyi bize hatırlatan açlık duygusunu, bazen fiziksel olarak aç olmadığımız zamanlarda yorgunluk, stres, mutsuzluk gibi zihinsel durumumuzla da ilgili sebeplerden hissedebiliriz. Ayrıca vücuttaki yapılarda "insülin" adı verilen hormona karşıduyarsızlığı anlamına gelen "insülin direnci" durumunda da kişilerin ihtiyacı olmadığı halde tatlı yeme isteği artar. Bu yüzden yeterince dinlenmek, mutlu olacağımız aktiviteler yapmak çok önemlidir.Bir de sık acıkıyorsak ve tatlı yeme isteğimiz fazlaysa basit bir kan tahliliyle insülin direncimize baktırmak faydalı olabilir. 

  Bir süre dönüp durunca neden baş dönmesi yaşarız?

İç kulağımızda vücudun dengesinin sağlanmasına yardımcı "yarım daire kanalları" adı verilen yapı bulunur. Bu kanallardaki "kupula" adı verilen çıkıntılarda bulunan tüy hücreleri, kanalı dolduran "endolenf" sıvısının hareketlenmesiyle savrulur. Kendi etrafımızda dönmeye başladığımızda endolenf sıvısı hareket kazanır ve kupula ile tüy hücreleri, dik konuma geçerler. Dönmeyi kestiğimizde ise endolenf kazandığı hareketi korumaya çalıştığıiçin kupulayı ters yönde büker. Tüy hücreleri, endolenf sıvısı duruncaya kadar eğik konumda oldukları için durduğumuz halde dönüyormuşuz gibi hissederiz.

  Havada neden çok miktarda azot var?

Dünya'nın atmosferinde, yani havada, yaklaşık olarak %78 oranında azot, %21 oranında oksijen bulunmaktadır. Geriye kalan yaklaşık %1'likkısım ise başka maddelerden oluşmaktadır. Atmosferde en çok bulunan element azot olmasına rağmen Dünya'da çok miktarda azot yoktur. Azotun atmosferde birikmesinin birkaç nedeni vardır. Birinci olarak azotun doğada bulunduğu biçimlerin hemen hepsi uçucudur. Dolayısıyla Dünya'nın katı haldeki merkezinde değil, gaz halindeki atmosferinde birikirler. İkinci olarak azot içeren büyük maddeler, genellikle kristal yapıda bulunmadığı için Dünya'nın merkezinde bulunan katı maddelerde azot atomları yer almaz. 

  Neden bazı insanların gamzesi vardır?

Birçok insan tarafından güzel ve sevimli bir yüzün simgesi olarak kabul eden gamzeler yanaklarda ve çenede olabilir. Yanaklardaki gamzeler özellikle gülümsediğimiz zaman ortaya çıkarken, çenedeki gamzelerin görünmesi yüz hareketlerine bağlı değildir. Yanaklardaki gamzeler, gülümseme sırasında ağız kenarının yanlara ve yukarı doğru çekilmesinden sorumlu "Zygomaticus major" kasındaki yapısal farklılıklardan kaynaklanır. Çenedeki gamzeler ise yavrunun anne karnındaki gelişim döneminde çene kemiğinin ve çene etrafındaki kasların sağ ve sol bölümlerinin düzgün şekilde birleşmemesi sonucunda ortaya çıkar.